Çocuklarda kekemelik fark edildiğinde ne yapmalı?

10 TEMMUZ 2021 – EBRU BARIŞAN

Yazı İçeriği

Kekemelik, çocuklar arasında yaygındır. Her 100 çocuktan 5’inde erken dönemde kekemelik görülebilir. Peki, çocuklarda kekemelik neden olur, kekemelik fark edildiğinde ne yapılmalı? Kekemelik tedavisi için hangi doktora gidilir? Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ebru Barışan, kekemelikle ilgili merak edilen tüm bu sorulara yanıt verdi, önemli bilgiler paylaştı.

Kekemelik, konuşma akıcılığının; ses, hece veya tek heceli sözcük tekrarı, seslerin uzatılması ve hava akışında veya seslemede olağandışı yüksek sıklıkla ve/veya uzun süreli kesintilere uğramasıdır. Belirtilen konuşma özelliklerine ek olarak; göz kırpma, el vurma, ayakları yere vurma gibi ikincil davranışlar kekemeliğe sıklıkla eşlik etmektedir.

ebru11

Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ebru Barışan

Kekemeliğin seyri

Kekemelik, edinilmiş kekemelik ve gelişimsel kekemelik olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmaktadır.

Edinilmiş kekemelik, gelişimsel kekemeliğe kıyasla oldukça nadir görülmekte olup nörojenik ve psikojenik nedenlerle oluşabilmektedir. Nörojenik kekemelik serebrovasküler lezyonlar, kafa travmaları, iskemik ataklar, travmatik beyin hasarı (TBI) ve parkinson gibi nedenlere bağlı olarak genellikle yetişkinlik döneminde görülen bir akıcılık bozukluğudur.

Gelişimsel kekemelik, en yaygın görülen kekemelik alt sınıfı olup genellikle okul öncesi yıllarda ortaya çıkmakta ve ileri yaşlarda da devam edebilmektedir. Gelişimsel kekemelik genellikle 2-4 yaş arasında başlar. Bu yaş grubundaki çocuklarda kekemelik görülme oranı %5’tir.

8 yaş sonrasında kekelemeye devam edenlerin kendiliğinden iyileşme ihtimallerinin oldukça düşük olduğu ve kronikleşme ihtimallerinin arttığı bilinmektedir. Kekemeliği kronikleşmiş bireyler, bu bozukluğun etkilerini farklı derecelerde yaşam boyu deneyimlemektedir. Yetişkin bireyler arasında kekemelik görülme oranı %1-2 civarındadır.

Kekemeliğin görülme sıklığı

Çocukluk döneminde kekemeliğin ortaya çıkma sıklığı %5’tir.
Yetişkinlik döneminde kekemeliğin yaygınlığı %1’dir.
Kekemelik erkek kadın oranı 4/1 şeklindedir.

Kekemeliğin bulguları nelerdir?

Kekemelik bulgularını 4 ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar,
– Temel Davranışlar
– Kaçınma Davranışları
– Kaçma Davranışları
– Duygu ve Tutumlar

Temel davranışlar

Sözcük başı ses ve hece tekrarları görülür. ( y-y-ya-yavru Kedi.)

Uzatmalar görülür. (Soooooooonra)

Bloklar görülür. İstemsizce sözcük ortasında veyahut konuşmaya başlarken duraklar görülebilir.

Kaçınma davranışları

Sözcük değiştirme
Ertelemeler kullanmak

Kaçma davranışları

Baş sallama, göz kırpma, elleri yumruk yapma gibi vücuttan destek alınan davranışlar sergilenebilir.

Duygu ve Tutumlar

Kekemeliğe bağlı olarak ortaya çıkan olumsuz düşünceler topluluğu.

-Kekemelikten asla kurtulamayacağım.
-İnsanlar beni anlamıyor.
-Acıyarak bakıyorlar.
-Ailem ve yakın çevrem bilerek bu şekilde konuştuğumu düşünüyor. Bu da stres seviyemin ve suçluluk duygumun artmasına neden oluyor.

cocuk2 1

Kekemeliğin nedenleri

Kekemelik; bilişsel, fiziksel, dilsel, duygusal ve sosyal bileşenler arasındaki etkileşimler temel alınarak çok boyutlu olarak değerlendirilmektedir.

Genetik faktörler

Kekeleyen bireylerin çoğunun yakın ya da uzak akrabalarında da kekemelik görülmektedir. İkiz ve genom çalışmaları da genetik eğilimi desteklemektedir.

Nörolojik faktörler

Kekeleyen bireylerin beyin yapı ve işleyişinde farklılıklar olduğu nöro-görüntüleme çalışmaları ile kanıtlanmıştır.

Motor gelişimi etkileyen faktörler

Kekeleyen bireylerin özellikle konuşma organlarının motor planlamasına ilişkin güçlük yaşadıkları bilinmektedir. Ayrıca kekemeliği olan bireylerin duyusal-motor kontrol ve koordinasyon gerektiren durumlarda, akıcı bireylere göre daha fazla zorlandıkları bilinmektedir.

Bilişsel faktörler

Kekeleyen bireyler, dikkat, planlama, bir görevi sürdürme gibi bilişsel işlevlerde güçlükler yaşayabilir. Kekeleyen bireylerin algı, dikkat ve çalışma belleği sorunları yaşadığını kanıtlayan çalışmalar bireylerde üst düzey bilişsel işlevler olan yönetici işlevlerde sorunlar olduğunu göstermektedir.

Dilsel faktörler

Gelişimsel kekemeliğin ortaya çıktığı dönem çocukların dil gelişiminin hızlandığı ve yoğunlaştığı dönemdir. Bu durum kekemeliğin dil planlama ve üretime ilişkin güçlük sebebiyle olduğuna işaret etmektedir. Kekemelik ve dil ilişkisini açıklayan birçok görüş kekemeliğin nedeninin, yetersiz dil kapasitesi ile karşılanamayacak bireysel ve çevresel talepler, dile ve konuşmaya ilişkin bozulmuş nöral işlemleme, dil işlemlemede eşgüdüm ve senkronizasyon sorunları, cümle planlama ve dikkat süreçlerine ilişkin bozukluklar, dilbilimsel ve motor planlama ve uygulama süreçleri arasındaki senkronizasyon eksikliği gibi birçok faktörün etkisini göstermektedir.

Duygusal faktörler ve mizaç

Kekeleyen ve kekelemeyen bireylerin karşılaştırıldığı çalışmalar sonucunda; kekeleyen çocukların duygusal olarak hassas ve tepkisel olduğu, negatif duygularının daha yoğun olduğu, duygularını kontrol etmede güçlükleri olduğu, esneklik düzeylerinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Kaygı düzeylerinin yüksek olduğuna, mükemmeliyetçilik ve çekingenlik özellikleri sergilediklerine ilişkin araştırma sonuçları da mevcuttur.

Kekemeliğin yaşantıya yansımaları

Kekemelik her bireyin yaşına, mizacına, diğer yeterliliklerine (bilişsel, dilsel, motor), çevresine bağlı olarak farklı düzeylerde etkiler ve bunun sonucunda her kişinin yaşadığı süreç farklılaşabilir. Örneğin kekemelik ilk ortaya çıktığında birey durumunun henüz farkına varmadığından kendi konuşmasına ilişkin olumsuz bir tutum sergilemeyeceği için kaçma, kaçınma davranışlarına pek rastlanmaz.

Buna karşın kekemelikle geçen yıllar bireyin kendi konuşmasına ve iletişim yeterliliğine ilişkin yoğun olumsuz duygu ve tutumlar geliştirmesine neden olur ve sonuçta bireyin sosyal katılımı oldukça sınırlı hale gelebilir, akademik, sosyal ve özel yaşamı etkilenebilir. Bunun yanında, kekemeliği olan bireyler özellikle okul çağında olumsuz akran tutumlarına ve zorbalığa uğrayabilir (alay edilme, dışlanma vb.) ve kekemeliği olmayan akranlarına kıyasla daha az lider rolünde görülebilir. Kekemeliği olan bireylerin kendini iletişim becerileri bakımından yetkin hissetmemesi akran ilişkilerinde kurban rolünü benimsemelerine ve her türlü zorbalığa (fiziksel, sözel, ilişkisel vb.) daha açık hale gelmelerine sebebiyet verebilir.

Kekemelikte başvurulması gereken uzman kimdir?

Kekemelik ortaya çıktığı ilk andan itibaren Dil ve Konuşma Terapisti’ne başvurmak, hem kekemeliğin seyrinin kontrolü için hem de kekemeliğin devam etmesi durumunda bireyin yaşadığı durumdan sosyal ve psikolojik olarak olabildiğince az etkilenmesi için son derece önemlidir.

Türkiye’de kekemeliği olan bireyler için çok sayıda kısa dönemli terapi veren ve ‘’iyileşmeyi garanti eden’’ merkezler bulunmaktadır. Kanıta dayalı olmayan bu tarz iyileşme garantilerine şüpheyle yaklaşmaktayız. Kanıta dayalı yaklaşımlarla müdahale edilmediğinde birey yaşam boyu bu sorundan etkilenecektir.

Gidilen merkezlerin iyice araştırılması zaman kaybının engellenmesi için son derece önemlidir.

DUDAK DAMAK YARIKLIĞI

27 MAYIS 2021 – EBRU BARIŞAN

Bebeğin dudak yapısını oluşturan hücrelerin birleşmesi 4 veya 5. haftada, damak yapısını oluşturan hücrelerin birleşmesi 8. veya 9. haftada başlamaktadır. 12. haftada bebeğin dudak damak yapısının birleşmesi tamamlanmış olmaktadır. Birleşme tam olarak gerçekleşmezse, yarıklar meydana gelir.

Görülme sıklığı nedir?

Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre her 1000 doğumda 1 dudak damak yarığı görülmektedir.

Ultrasonda tespit edilebilir mi?

Bebekler anne karnındayken yapılan ultrasonlarda bebeklerin anatomilerini daha yakından incelemek için taramalar yapılır. Bu ultrasonlarda dudak yarıkları tespit edilebilir.

Damak yarıklığı konuşma bozukluğuna nasıl yol açar?

Damak yarıklığı; dudak, sert damak, yumuşak damak, diş, burun gibi yapıların birinin ya da birden fazlasının yapısal olarak bozuk olmasına ve bu organların artikülasyon için gerekli olan hareketleri uygun bir biçimde yapamamasına neden olmaktadır.

Dudak damak yarığı olan bireylerde dil ve konuşma terapistinin rolü nedir?

Kimi kliniklerde daha hamilelik sürecinde, uzmanlarla iletişime geçilmekte ve uzmanlar ebeveynleri nelerin beklediği ile ilgili olarak ebeveynlere bilgilendirme yapmaktadır. Dil ve konuşma terapisti bu uzmanlardan biridir. Dil ve konuşma terapisti (DKT), dudak damak yarıklı bireylerin doğumundan yetişkinliğine uzanan süreçte bireylere ve ailelerine danışmanlık, değerlendirme, yönlendirme ve terapi hizmetleri sunar.

Erken dönemde beslenme konusunda müdahalede bulunabilecek DKT, bebek büyüdükçe dil ve konuşma değerlendirmesi yaparak gerektiğinde iletişim, dil ve/veya konuşma sorunlarını tanılar ve terapisini yapar; yönlendirmenin gerekli olduğu durumlarda aileyi ve bireyi ilgili uzmanlara yönlendirir.

Dil ve konuşma terapisti erken dönemde alıcı ve ifade edici dil becerilerinin nasıl geliştirilebileceği, belli konuşma seslerinin üretiminin nasıl pekiştirileceği gibi aileyi yönlendirici bilgiler de vermelidir.

Multidisipliner yaklaşım

Konuşma terapisinin başarısı ekip çalışmasıyla varılan başarıya bağlıdır. Plastik cerrah, KBB uzmanı, Genetik, Çocuk Nörolojisi, Dil ve Konuşma Terapisti, Ortodontist, Odyolog, Psikolog bu ekibin parçalarındandır. Damak yarığı olan çocuğun kendisiyle ilgili olumlu bir bakış açısı oluşturabilmesi için bu ekip çalışması çok önemlidir.

Covid-19 ses kısıklığı da yapıyor!

4 Haziran 2021 – EBRU BARIŞAN

Covid-19'un ses ve yutma üzerine olumsuz etkileri
Covid-19’un ses ve yutma üzerine olumsuz etkileri

Yazı İçeriği

COVID-19’un belirtilerini ve etkilerini düşündüğünüzde, solunum sorunları, koku veya tat kaybı ve beyin veya kalpteki diğer sorunlar ilk akla gelen sağlık problemlerinin başında geliyor. Ancak her geçen Covid-19’un yeni mutasyonları ve henüz bilinmeyen etkileri ortaya çıkıyor. Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ebru Barışan, koronavirüs hastalığının konuşma yeteneğinizi etkileyeceği, ses kısıklığı ve yutma güçlüğü gibi olumsuz etkilerinin olabileceğini söylüyor. Peki konuşma ve yutma güçlüğü olan vakaların tedavisi nasıl yapılıyor?

Covid-19'un ses ve yutma üzerine olumsuz etkileri
Covid-19’un ses kısıklğı ve yutma üzerine olumsuz etkileri

Covid-19’un bilinen etkileri

Covid denince akla ilk gelen olumsuz etkiler,

  • Solunum problemleri
  • Koku ve Tat kaybı
  • Beyin ve kalpteki sorunlardır.

Bununla birlikte Covid-19 hem akut hem kronik aşamalarda konuşma ve yutma yeteneğinize zarar verme potansiyeline sahip!

Yutma bozukluğu (disfaji) görülebilir. Bazı Covid vakaları bu bozuklukları da yaşar. Buna yönelik ses ve yutma terapisi için dil ve konuşma terapisti ekibe dahil olur.

Covid-19’un ses ve yutma üzerine olumsuz etkileri

Solunum sistemi konuşma ve yutmaya da yardımcı olan organları içerir. Bu nedenle covid gibi bir hastalık veya enfeksiyon geçirildiğinde 

  • Ses şiddetinin azalması
  • Yutma güçlüğü görülebilir. 

Düşüncelerinizi konuşma için organize etmede problem yaşayabilirsiniz. Buna ek olarak, konuşurken kas gerginliği ve daha yüksek şiddetle bir başka deyişle net konuşmak için vakalar konuşma kaslarını zorlarlar. Bunun sonucunda fizyolojik hasarlar da meydana gelebilir. 

Yutma refleksini harekete geçirebilecek sinirlerin uyarılmasına yönelik duyusal teknikler kullanılır. Egzersizlerin yapılmasıyla ağız boşluğunda farkındalık artar.

ARDS (akut solunum sıkıntısı sendromu) yaygın akciğer iltihabına yol açan covid-19 un bir sendromudur. Covid-19 lu bir kişi entübasyona ihtiyaç duyarsa , tıbbi müdahalede bulunulur. Hastaya trakeostomi yapılır. Bu tüp ses tellerinin seviyesinin hemen altına trakeaya veya nefes borusuna gider. Dokularda hasar meydana gelirse konuşma ve yutma yeteneği etkilenir.

Bu hastaların çoğu solunum güçlüğü çeker ve makineye bağlanır. Boğazınızda tüp ile makinede ne kadar uzun süre kalırsanız yan etkileri de o derecede olacaktır.

Konuşma ve yutma problemi olan vakaların tedavi süreci

Konuşma ve yutma ile ilgili problemlere yönelik tedavi komplikasyonlardan korunmanız için hayati önem taşır. Örneğin; Yutma güçlüğü veya tat kaybı yetersiz beslenmeye ve/veya dehidrasyona (sıvı kaybı)  neden olur. Tat alamadığında yemeye karşı bir ilgisizlik söz konusu olabilir. Ayrıca farklı doku ve yoğunluktaki yemekler ile ilgili yutmada zorluklar yaşanabilir.

Bu probleme yönelik yemek planları hazırlanır , porsiyonlar belirlenir. Bazı yiyeceklerden uzak durmak gerekebilir.

Yiyecekler akciğere ulaştığında enfeksiyona yol açan ciddi solunum komplikasyonları meydana gelebilir. Bu da aspirasyon pnömonisine neden olur ve hastaneye yatış gerçekleşir.

Dil ve konuşma terapistleri ses ve yutma semptomu olan covid-19lu vakaların tedavisinde hayati bir öneme sahiptir.

Tanıya bağlı olarak beyinde hasar meydana gelmişse, motor planlama/bilişsel beceriler üzerine yoğunlaşılır. 

Covid tedavisi biten vakalar kanıta dayalı olan ses ve yutma egzersizlerinden yararlanır. Bu egzersizlerin planını yapmak dil ve konuşma terapistinin sorumluluğundadır. Sonuca mümkün olduğunca hızlı ulaşabilmek için hem doğru hedef seçimi önemlidir hem de vakanın psikolojik durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Kas zayıflığı yutma güçlüğüne neden oluyorsa; belirli oral-motor veya yutma egzersizlerinden faydalanılır.

Güvenli bir şekilde yutmaya yardımcı olabilecek tekniklerden faydalanılır. 

Bunlardan bazıları;

  • Yemek yerken dik oturmak
  • Yiyecek miktarını doğru belirlemek vb.

İyileşme süreci

Covid-19 nedeniyle ses ve yutma problemlerinden kurtulmanın ne kadar süreceği, altta yatan sorunun ciddiyetine ayrıca motivasyon ve uygulama yoğunluğuna bağlı olarak değişmektedir.

Dil ve konuşma terapisti ev egzersiz programı da oluşturacak, takibini sağlayacaktır.

İyileşme sürecinde daha önce de bahsettiğim gibi psikolojik etmenler de göz önünde bulundurulacak. Aile üyeleri de sürece dahil edilecek.